Tom'un vaktinde geleceğinden şüphem yok.
- I don't doubt that Tom will arrive on time.
Yalnızca birkaç kişi vaktinde geldi.
- Only a few people showed up on time.
Benden onu tam zamanında uyandırmamı istedi.
- He asked me to wake him up on time.
Oyun tam zamanında başladı.
- The play began exactly on time.
Onların zamanında geleceğine inanabilirsin.
- You can rely on their coming on time.
Uçak zamanında kalktı.
- The plane took off on time.
Sonuçta istasyona koştum ve bir şekilde tam vaktinde oraya ulaştım.
- In the end I ran to the station, and somehow got there on time.
The train arrived on time for the first time this week.
... the next time a snitch or a policeman looks at your computer, they can tell that you've ...
... Real time television transmission is not that good. ...