Mektup şimdi yanımda değil.
- I don't have the letter on me now.
Yanımda çok param yok.
- I don't have much money on me.
Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular.
- After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again.
Onun üzerinde adım var.
- It has my name on it.
beers on me - biralar benden.