Bir ev, çimentodan yapılmış sağlam bir temel üstüne inşa edilmiştir.
- A house is built on top of a solid foundation of cement.
Tom cüzdanını konsolun üstüne koydu.
- Tom put his wallet on top of the dresser.
Tom silahını buzdolabının üstündeki kurabiye kavanozuna sakladı.
- Tom hid the gun in the cookie jar on top of the refrigerator.
Kedi masanın üstünde oturuyor.
- The cat is sitting on top of the table.
Tom bir terfi aldıktan sonra kendini dünyanın tepesindeymiş gibi hissediyordu.
- Tom was feeling on top of the world after getting a promotion.
Sen çan eğrisinin tepesindesin.
- You're on top of the bell curve.
Kadın masanın üstündedir.
- The woman is atop the table.
Kadın masanın üstündedir.
- The woman is atop the table.
Dağın tepesinde bir tapınak vardır.
- There is a shrine atop the mountain.
I have sorted out the problems and am now on top of the situation.
. . and on top of all that, I got a puncture!.
... You've been on the top of our 2009, 2010 ...
... What are we doing on top of these platforms so that you ...