Tom's a very pessimistic person and always sees the negative side of any situation.
- Tom, olaylara daima olumsuz tarafından bakan çok kötümser bir insan.
Don't be so negative.
- Bu kadar olumsuz olma.
Does anyone know what has caused this plague? The scholars of the University of Paris believe that the source of this evil is an especially unfavorable constellation of Jupiter, Saturn, and Mars.
- Bu vebaya neyin neden olduğunu bilen biri var mı? Paris Üniversitesi bilim adamlarının bu kötülüğün kaynağının özellikle Jüpiter, Satürn ve Mars olumsuz takımyıldızı olduğuna inanıyorlar.
He makes an unfavorable impression.
- O, olumsuz bir izlenim bırakıyor.
The decision was unfavourable to us.
- Karar bizim için olumsuzdu.
Bence küreselleşmenin pozitif olduğu kadar negatif etkileri de var.
- Küreselleşmenin olumlu olduğu kadar olumsuz etkilerinin de olduğunu düşünüyorum.
Küreselleşmenin pozitif olduğu kadar negatif etkilerinin de olduğunu düşünüyorum.
- Küreselleşmenin olumlu olduğu kadar olumsuz etkilerinin de olduğunu düşünüyorum.