When faith and love, which parted from thee never, Had ripined thy iust soul to dwell with God. --Milton.
Peter was fed up with childish girls and wanted to meet a really mature woman.
- Peter, çocuksu kızlardan bıktı ve gerçekten olgun bir kadınla tanışmak istedi.
My niece is attractive and mature for her age.
- Kız yeğenim yaşına göre çekici ve olgundur.
The apple is not quite ripe yet.
- Elma henüz oldukça olgun değildir.
The apple is not yet ripe.
- Elma henüz olgun değil.
I thought we could discuss this like mature adults.
- Bunu olgun yetişkinler gibi tartışabileceğimizi düşündüm.
Strawberries are now in season.
- Çilekler şimdi olgundur.
Your brother's awfully grown-up for his age.
- Kardeşin yaşına göre çok olgun.
Tom's matured a fair bit in the last few years.
- Tom son birkaç yıl içinde biraz olgunlaştı.
You've obviously matured.
- Sen açıkça olgunlaştın.
Most women mellow as they age.
- Çoğu kadın, yaşlandıkça olgunlaşır.
Like good wine, women mellow when they age.
- İyi şarap gibi, kadınlar yaşlandıklarında olgunlaşırlar.
Your brother's awfully grown-up for his age.
- Kardeşin yaşına göre çok olgun.
Our children are grown.
- Bizim çocuklarımız olgun.