oldukça

listen to the pronunciation of oldukça
Турецкий язык - Английский Язык
pretty

I am pretty pleased with you. - Senden oldukça memnunum.

She sang pretty well. - O oldukça güzel söyledi.

rather

The contract was rather loose. - Sözleşme oldukça gevşek.

My knowledge of Japanese is rather poor. - Japonca bilgim oldukça zayıftır.

quite

It is quite a big number. - Oldukça büyük bir numara.

Women really are quite dangerous. The more I think about this, the more I'm able to understand the reasoning behind face covering. - Kadınlar gerçekten oldukça tehlikeliler. Bu konuda ne kadar çok düşünürsem, o kadar çok yüz örtüsünün arkasındaki nedeni anlayabileceğim.

fairly

Tom bought Mary a fairly expensive camera. - Tom Mary'ye oldukça pahalı bir kamera aldı.

The surface of the object is fairly rough. - Nesnenin yüzeyi oldukça pürüzlü.

substantially
(Hukuk) substantial
whopping
rather, fairly, quite, pretty, to some extent: Su oldukça soğuk. The water's pretty cold
well enough
such

Tom is such a diffident man. He seems to have quite low self-esteem. - Tom böylesine çekingen bir adam. O oldukça kendine güvensiz gibi görünüyor.

It's not such a big problem. You're worrying way too much. - O öyle büyük bir sorun değil. Oldukça fazla üzülüyorsun.

a bit of a
good

Tom is pretty good at playing piano by ear. - Tom notasız piano çalmada oldukça iyidir.

Tom's dog is a pretty good swimmer. - Tom'un köpeği oldukça iyi bir yüzücü.

a good many

I have a good many things to do today. - Bugün yapacak oldukça çok şeyim var.

spanking
well

She sang pretty well. - O oldukça güzel söyledi.

Quite well, thank you. - Oldukça iyiyim, teşekkür ederim.

somewhat

Research in this area is somewhat equivocal. - Bu konuda yapılan araştırma oldukça şüpheli.

quite, fairly, rather, pretty
a whale of
reasonably

I'm reasonably certain of it. - Ben bundan oldukça eminim.

Tom was reasonably certain that Mary had stolen his grandfather's gold watch. - Tom, Mary'nin onun büyükbabasının altın saatini çaldığından oldukça emindi.

considerably

This area has been considerably built up of late. - Bu alan oldukça geç inşa edilmiştir.

The cost of building the bridge blew out considerably. - Köprüyü yapmanın maliyeti oldukça arttı.

a good bit
notably
relatively

The region is relatively rich in mineral resources. - Bölge maden kaynakları açısından oldukça zengindir.

goodish
a trifle
tolerably
more or less
muchly
comparatively
widely
a rather
middling
reasonable

It seems perfectly reasonable. - Oldukça makul görünüyor.

That's a fairly reasonable price. - O oldukça makul bir fiyat.

some

That's something that happens quite often. - O, oldukça sık olan bir şeydir.

Under a microscope, some viruses appear quite beautiful. - Mikroskop altında, bazı virüsler oldukça güzel görünür.

sort

It's quite absurd of you to tell her that sort of thing. - Ona böyle bir şey söylemen oldukça saçma.

Tom can do all sorts of things quite well. - Tom her çeşit şeyi oldukça iyi yapabilir.

plenty

This typewriter has seen plenty of use. - Bu daktilo oldukça sık kullanılmıştır.

considerable
oldukça büyük
sizeable
oldukça çok
a great deal

I owe him a great deal. - Ona oldukça çok borçluyum.

Tom travels a great deal. - Tom oldukça çok seyahat eder.

oldukça az
rather than
oldukça erken
very early
oldukça geniş
wide
oldukça büyük
sizable

Tom won a sizable amount of money. - Tom oldukça büyük bir miktarda para kazandı.

oldukça büyük
awful
oldukça büyük
quite big
oldukça büyük
liberal
oldukça büyük
pretty big
oldukça büyük
goodish
oldukça büyük miktar
an awful lot
oldukça farklı
a long way off
oldukça genç
youngish
oldukça geç
latish
oldukça iyi
fairly well

Swimming is one thing I can do fairly well. - Yüzme oldukça iyi yapabildiğim bir şey.

Tom did fairly well on the test he took yesterday. - Tom dün girdiği sınavda oldukça iyi yaptı.

oldukça kötü
baddish
oldukça kısa
shortish
oldukça soğuk
rather cold
oldukça uzak
a good distance off
oldukça yavaş
stepwise
oldukça zayıf
faintish
ömürü oldukça as long as one lives;
for the rest of one's life
epey, oldukça çok
very, very much
buradan oldukça uzak
It's quite far from here
Турецкий язык - Турецкий язык
Yetecek kadar, epey, hayli: "Geceyi oldukça rahat geçireceğinizi ümit ederim."- R. H. Karay
Yetecek kadar, epey, hayli
bir hayli
hayli
Английский Язык - Турецкий язык
pretty much
oldukça
Избранное