Tom doesn't think it's such a big deal.
- Tom onun öyle büyük bir anlaşma olduğunu düşünmüyor.
Tom regretted having wasted a great deal of his life.
- Tom hayatının büyük kısmını boşa geçirdiğine pişman oldu.
I can read Chinese fairly well, but I can't write it very well.
- Ben Çince'yi oldukça iyi okuyabilirim ama çok iyi yazamam.
I see you're doing very well in your business.
- İşinizde çok iyi olduğunuzu görüyorum.
The exhibition is well worth a visit.
- Sergi bir ziyarete oldukça değer.
She sang pretty well.
- O oldukça güzel söyledi.
We agreed that his actions were warranted.
- Onun eylemlerinin haklı neden olduğunu kabul ettik.
Tom agreed that Mary's suggestions were good ones.
- Tom Mary'nin önerilerinin iyi olanlar olduğunu kabul etti.
It's okay to cry when you're sad.
- Üzgün olduğunuzda ağlamak sorun değil.
I'm okay because I'm alive.
- Ben hayatta olduğum için iyiyim.
I thanked him for what he had done.
- Yapmış olduğundan dolayı ona teşekkür ettim.
Get it done as soon as possible.
- Mümkün olduğunca kısa sürede onu yaptır.
What's the matter? You look pale.
- Ne oldu? Solgun görünüyorsun.
What's the matter, Tom? Are you going to cry?
- Ne oldu, Tom? Ağlayacak mısın?