Tom regretted having wasted a great deal of his life.
- Tom hayatının büyük kısmını boşa geçirdiğine pişman oldu.
Tom doesn't think it's such a big deal.
- Tom onun öyle büyük bir anlaşma olduğunu düşünmüyor.
I know very well who you are.
- Kim olduğunu çok iyi biliyorum.
We think someone, and we know very well who, used the boss's cup.
- Birinin patronun fincanını kullandığını ve kim olduğunu çok iyi bildiğimizi düşünüyoruz.
The exhibition is well worth a visit.
- Sergi bir ziyarete oldukça değer.
She sang pretty well.
- O oldukça güzel söyledi.
We all agreed that the plan made sense.
- Hepimiz planın mantıklı olduğunu kabul ettik.
Tom and Mary agreed never to talk about the incident.
- Tom ve Mary olay hakkında hiç konuşmamakta hemfikir oldular.
I'm okay because I'm alive.
- Ben hayatta olduğum için iyiyim.
It's okay to cry when you're sad.
- Üzgün olduğunuzda ağlamak sorun değil.
Get it done as soon as possible.
- Mümkün olduğunca kısa sürede onu yaptır.
I have no regrets for what I have done.
- Yapmış olduğumdan hiçbir pişmanlık duymuyorum.
What's the matter? You look pale.
- Ne oldu? Solgun görünüyorsun.
What's the matter, Tom? Are you crying?
- Ne oldu, Tom? Ağlıyor musun?