It is easy to be wise after the event.
- Olaydan sonra akıllı olmak kolaydır.
The event affected his future.
- Olay onun geleceğini etkiledi.
He described the incident in detail.
- O, olayı ayrıntılı olarak açıkladı.
The incident took place at midnight.
- Olay gece yarısı gerçekleşti.
We had to call in social services. This was obviously a case of child neglect.
- Sosyal hizmetleri aramak zorunda kaldık. Bu apaçık bir çocuk ihmali olayıydı.
She is wrong in nine cases out of ten.
- O, on olayın dokuzunda hatalıdır.
Mathematics is the foundation of all exact knowledge of natural phenomena.
- Matematik doğal olaylar hakkındaki bütün bilginin temelidir.
A rainbow is one of the most beautiful phenomena of nature.
- Bir gökkuşağı doğanın en güzel olaylarından biridir.
It was an embarrassing episode.
- Utanç verici bir olaydı.
Given the circumstances, it was inevitable that such an incident should take place.
- Şartlar göz önüne alındığında, böyle bir olayın gerçekleşmesi kaçınılmazdı.
Would you like to know the truth about this fact?
- Bu olay hakkındaki gerçeği bilmek istiyor musun?
The fact proves his honesty.
- Olay onun dürüstlüğünü kanıtlıyor.
The story was full of marvelous happenings.
- Hikaye hayret verici olaylarla doluydu.
This is an actual happening.
- Bu gerçek bir olaydır.
Tom had a similar experience.
- Tom benzer bir olay yaşadı.
This is Mary's first experience of a death in the family.
- Bu, Mary'nin ailedeki ilk ölüm olayıdır.
If Tom would learn to be a little more positive about things, people would probably like him a bit more.
- Tom olaylar hakkında biraz daha olumlu olmayı öğrense, büyük olasılıkla insanlar ondan biraz daha hoşlanır.
Try to see things as they really are.
- Olayları gerçekten oldukları gibi görmeye çalış.
The people crowded round the injured man, but they made way for the doctor when he reached the scene of the accident.
- İnsanlar yaralı adamın etrafına toplandılar fakat doktor olay yerine yaklaştığında ona yol verdiler.
What surprised me most about that accident is how fast the lawyers arrived on the scene.
- Kaza hakkında beni en çok şaşırtan şey avukatların olay yerine ne kadar çabuk varmalarıydı.
What's the big occasion today?
- Bugünkü büyük olay nedir?
That occurrence is inevitable.
- O olay kaçınılmazdır.
Needless to say, theft was a rare occurrence.
- Söylemeye gerek yok, hırsızlık nadir bir olaydı.
In Sweden it is more common for a child to have three first names than one, but here, at home, this is a more unusual phenomenon.
- İsveç'te bir yerine üç isme sahip olmak bir çocuk için daha yaygındır, fakat burada, evde, daha sıra dışı bir doğal olaydır.
Lightning is an electrical phenomenon.
- Şimşek, elektriksel bir olaydır.
What surprised me most about that accident is how fast the lawyers arrived on the scene.
- Kaza hakkında beni en çok şaşırtan şey avukatların olay yerine ne kadar çabuk varmalarıydı.
A crowd gathered at the scene.
- Bir kalabalık olay yerinde toplandı.
They are going to investigate the affair.
- Onlar olayı araştıracak.
It was a terrible affair.
- O, korkunç bir olaydı.