Tom couldn't shake the feeling that something horrible was about to happen.
- Tom kötü bir şey olmak üzere olduğu hissini atlatamadı.
Something wrong was about to happen.
- Ters bir şey olmak üzereydi.
I would like to become a famous soccer player.
- Ünlü bir futbolcu olmak istiyorum.
If you want to become my friend, then also become the friend of my friend.
- Arkadaşım olmak istiyorsan, öyleyse arkadaşımın arkadaşı da olursun.
Tom is fitted to become a businessman.
- Tom bir iş adamı olmak için uygundur.
The king had only one child, and that was a daughter, so he foresaw that she must be provided with a husband who would be fit to be king after him.
- Kralın sadece bir çocuğu vardı ve o bir kızdı, bu yüzden ona ondan sonra kral olmak için uygun olacak bir koca temin edilmesi gerektiğini öngördü.
He won't go on to graduate school.
- Okuldan mezun olmak için devam etmeyecek.
I want to get a haircut before I go on the trip.
- Yolculuğa çıkmadan önce saç tıraşı olmak istiyorum.
Tom has what it takes to be successful.
- Tom başarılı olmak için gereken niteliklere sahip.
Tom has what it takes to succeed.
- Tom başarılı olmak için gerekli niteliklere sahip.
Tom wants to graduate from college before he turns 24 years old.
- Tom, 24 yaşını doldurmadan önce üniversiteden mezun olmak istiyor.
Tom checked to make sure the gas was turned off.
- Tom gazın kapalı olduğundan emin olmak için kontrol etti.
Tom was happy to be home after being away for so long.
- Tom uzun süre uzaklarda bulunduktan sonra evde olmaktan mutluydu.
Tom couldn't shake the feeling that something profound was about to happen.
- Tom insanın içine işleyen bir şey olmak üzere olduğu hissini atlatamadı.
Tom looked around to make sure nothing else was happening.
- Tom başka bir şey olmadığından emin olmak için etrafına baktı.
I want to make sure that I don't catch the flu.
- Gribe yakalanmayacağımdan emin olmak istiyorum.
Tom doesn't like being around children because he's always afraid of catching a cold from one of them.
- Tom onlardan birinden her zaman soğuk algınlığı kapmaktan korktuğu için çocukların etrafında olmaktan hoşlanmaz.
Can you at least pretend you want to be here?
- Sen en azından senin burada olmak istediğini taklit edebilir misin?
I don't know what's worse: being stupid or pretending to be stupid.
- Hangisinin daha kötü olduğunu bilmiyorum: aptal olmak mı yoksa aptalmış gibi yapmak mı?
Tom wants to make sure that doesn't happen to him.
- Tom bunun ona olmayacağından emin olmak istiyor.
Why did that have to happen to us?
- Bu bize neden olmak zorundaydı?
The result was far from being satisfactory.
- Sonuç tatmin edici olmaktan uzaktı.
The teacher was far from satisfied with the result.
- Öğretmen sonuçtan memnun olmaktan uzaktı.
Tom didn't have to be so formal.
- Tom çok resmi olmak zorunda değildi.
Tom doesn't have to be so formal.
- Tom çok resmi olmak zorunda değil.
Men do not exist in this world to become rich, but to become happy.
- Bu dünyada erkekler zengin olmak için değil, mutlu olmak için var olurlar.
Eat your vegetables so that you will grow up to be big and strong.
- Büyük ve güçlü olmak için büyüyebilesin diye sebzelerini ye.
When I grow up, I want to be an English teacher.
- Büyüyünce, bir İngilizce öğretmeni olmak istiyorum.
Tom felt like getting drunk.
- Tom'un canı sarhoş olmak istedi.
Her only purpose in life was to get rich.
- Onun hayattaki tek amacı zengin olmaktı.
Would you like to have dinner with me tonight?
- Bu akşam yemekte benimle olmak ister misin?
With Windows, you have to have extensions or it won't read your files.
- Windows ile eklentilere sahip olmak zorundasın,yoksa o dosyalarını okumaz.
What do you want to be in the future?
- İlerde ne olmak istiyorsun?
I wouldn't like to be in Tom's shoes.
- Tom'un yerinde olmak istemem.
Everybody expected the musical to be a great hit, but it was far from being a success.
- Herkes müzikalin büyük bir hit olmasını bekliyordu fakat o başarılı olmaktan çok uzaktı.
I wish to be a singer come what may.
- Ne olursa olsun bir şarkıcı olmak istiyorum.
Tom has come all the way from Boston to be with us today.
- Tom bugün bizimle olmak için Boston'dan bütün yolu katetti.
To stand in your own feet means to be independent.
- Kendi ayakların üzerinde durmak bağımsız olmak anlamına gelir.
We have to be there on time, so don't stand me up tomorrow!
- Biz zamanında orada olmak zorundayız, bu yüzden yarın beni bekletme.
Tom always thought he'd like to become a forest ranger.
- Tom her zaman bir orman bekçisi olmak istemeyi düşündü.
Determine the range of values of the constant k to which the quadratic inequality x² + kx - 3k > 0 holds for any real value of x.
- x bir reel sayı olmak üzere, x² + kx - 3k > 0 eşitsizliğinde k sabitinin alabileceği değer aralığını bulunuz.