O öğrenciyken, sık sık diskoya giderdi.
- When she was a student, she used to go to the disco often.
Okuldan sonra sık sık tenis oynarım.
- I often play tennis after school.
Bugünlerde sıkça bir enerji krizinden bahsediliyor.
- We often hear about an energy crisis these days.
Mutlu çocukluğumu sıkça hatırlıyorum.
- I often remember my happy childhood.
Çiftlik hayatından şehir hayatına geçiş çoğunlukla zordur.
- The transition from farm life to city life is often difficult.
Alçak gönüllülük çoğunlukla kibirden daha çok yükseltir.
- Humility often gains more than pride.
Ben bir çocukken çoğu zaman denizde yüzmeye gittim.
- When I was a child, I often went swimming in the sea.
Alçak gönüllülük çoğunlukla kibirden daha çok yükseltir.
- Humility often gains more than pride.
Tom ve arkadaşları, çoğu kez gece yarısına kadar kart oyunu oynar.
- Tom and his friends often play cards until after midnight.
Çoğu kez onun zorbalık yaptığını gördüm.
- I've often seen him bullied.
O, kahvaltısını sıklıkla orada yer.
- He often eats breakfast there.
O, kahvaltısını sık sık orada yer.
- She often eats breakfast there.
... they think will allow them to make more money for their employers often results in making ...
... You know, other sites when we started often asked you to ...