Tom sık sık okula geç kalır.
- Tom is frequently late for school.
O, ülke dışında olduğu için sık sık Skype kullandı.
- Because she was out of the country, she used Skype frequently.
Çoğunlukla Menorca ve Ibiza adalarına giderim.
- I frequently go to the islands of Menorca and Ibiza.
Tom öğleden sonra çoğunlukla boştur.
- Tom is frequently free in the afternoon.
Son zamanlarda sıkça depremler yaşamamız beni korkutuyor.
- It scares me that we have frequently had earthquakes lately.
Yaşayan dil sayısı sıkça tartışma konusu olur ve tahmini sayı beş bin ile sekiz bin arasında değişegelmiştir.
- The number of living languages is frequently debated and estimates have varied from five thousand to eight thousand.