Size özel bir teklif vermek için buradayım.
- I'm here to give you a special offer.
Öneri geri çevrilemeyecek kadar çok iyidir.
- The offer is too good to be turned down.
Tom bana reddemiyeceğim bir öneride bulundu.
- Tom made me an offer I couldn't refuse.
Tom'un ne teklif etmek zorunda olduğuna bakalım.
- Let's see what Tom has to offer.
Sana bir iş teklif etmek istiyorum.
- I'd like to offer you a job.
Benim için sürpriz oldu, o benim teklifimi reddetti.
- To my surprise, he refused my offer.
Bu teklif gerçek olamayacak kadar çok iyi görünüyor. Bit yeniği nedir.
- That offer sounds too good to be true. What's the catch?
Bazen yardımı kabul etmek onu önermekten daha zordur.
- Sometimes, accepting help is harder than offering it.
Sana işini geri önermek istiyorum.
- I'd like to offer you your job back.
Yardımımı sunmak için aradım.
- I called to offer my assistance.
Pozisyonu sana sunmak istiyorum.
- I would like to offer you the position.
Onun şirketi halka arz hisse sattığında Tom milyarder oldu.
- Tom became a billionaire when his company sold shares in an initial public offering.
Tom'a bir iş teklif ediyorum.
- I'm offering Tom a job.
Ne kadar teklif ediyorlar?
- How much are they offering?
Ona pozisyonu sunmayı düşünüyorum.
- I'm thinking of offering her the position.
Tom'un tavernası da bir teslimat hizmeti sunmaya başladığından beri taverna telefon görüşmeleriyle dolup taşıyor.
- Since Tom's Tavern has started offering a delivery service too, it has been flooded with phone calls.
Size özel bir teklif vermek için buradayım.
- I'm here to give you a special offer.
Onların teklifini kabul edip etmeyeceğimize karar vermek için üç saatimiz var.
- We have three hours to decide whether we're going to accept their offer.
Bu restoran gerçekten bazı nefis yemekler sunuyor.
- This restaurant offers some really exquisite dishes.
Birçok yazılım şirketi, işlevselliği sınırlı olsa da, ürünlerinin ücretsiz versiyonlarını sunuyorlar.
- Many software companies offer free versions of their products, albeit with limited functionality.
Bazen yardımı kabul etmek onu önermekten daha zordur.
- Sometimes, accepting help is harder than offering it.
Sana bir seçenek sunuyorum.
- I'm offering you a choice.
Mağaza yakında kapanıyor ve her şeyi yarı fiyata sunuyor.
- The store is closing soon and is offering everything at half price.
Tom şirketin sunduğu erken emeklilik paketini aldı.
- Tom took the early retirement package the company offered.
Paul, yeni bir plan sundu.
- Paul offered a new plan.
Bir şey içmek ister misin? Hayır, ama öneri için teşekkürler.
- Would you like something to drink? No, but thanks for offering.
Bayan Tanaka, yeni öğretmen, Japoncayı haftada iki kez ilgili öğrencilerine müfredat dışı etkinlik olarak öneriyor.
- Mrs. Tanaka, the new teacher, is offering Japanese as an extra curricular activity twice a week to interested students.
Şimdi sana yardım etmeyi öneriyorum.
- I'm offering to help you now.
Bayan Tanaka, yeni öğretmen, Japoncayı haftada iki kez ilgili öğrencilerine müfredat dışı etkinlik olarak öneriyor.
- Mrs. Tanaka, the new teacher, is offering Japanese as an extra curricular activity twice a week to interested students.
Bir öneri sunmak istiyorum.
- I'd like to offer a proposal.
Tom'un tavernası da bir teslimat hizmeti sunmaya başladığından beri taverna telefon görüşmeleriyle dolup taşıyor.
- Since Tom's Tavern has started offering a delivery service too, it has been flooded with phone calls.
Biz rekabetçi fiyatlandırma öneriyoruz.
- We offer competitive pricing.
Biz, mevcut koşullar altında daha fazla fiyat indirimi teklif edemeyiz.
- We cannot offer a further price reduction under the current circumstances.
Senin onayınla, işi ona teklif etmek istiyorum.
- With your approval, I would like to offer him the job.
Biz ona güzel bir iş teklif ettik.
- We offered him a nice job.
Bir öneri sunmak istiyorum.
- I'd like to offer a proposal.
Tom herhangi bir açıklama sunmadı.
- Tom didn't offer any explanation.
She offered to help with her homework.
He offered his good will for the Councilman's vote.
The opportunity, however, did not offer till next morning, for Phoebe did not come to bed till long after I was gone to sleep.
What's in his offer?.
The next stage is to remove and replace the top part of the right side lip, and offer the lid to the car to ensure all the shapes and gaps are okay.
His first letter was not a real offer, but an attempt to determine interest.