O yalan söylemeye çekinmez.
- He has no scruples about lying.
Jack asla yalan söylemediğini söyledi fakat yalan söylüyordu.
- Jack said he had never told a lie, but he was lying.
Bütün gün yatakta yatmaktan usandım.
- I got tired of lying in bed all day.
Tom sokakta yatan bir ayyaşı fark etti.
- Tom noticed a drunkard lying in the street.
Çimde yatan vahşi hayvanları görebiliriz.
- We can see wild animals lying in the grass.
Uzanmadığını biliyorum.
- I know you're not lying.
Kyoko, çimde uzanmaktadır.
- Kyoko is lying on the grass.
... The clues lie in these symbols. ...
... And you lie back, and you consume. ...