of them; their

listen to the pronunciation of of them; their
Английский Язык - Турецкий язык

Определение of them; their в Английский Язык Турецкий язык словарь

her
ona

Banka ona 500 dolar ödünç verdi. - The bank lent her 500 dollars.

Banka ona 500 dolar ödünç verdi. - The bank loaned her 500 dollars.

her
kendine

Jane'nin hayali kendine yaşlı ve zengin bir sevgili bulmaktı. - Jane's dream was to find herself a sugar daddy.

Kız bayıldı, fakat biz onun yüzüne su döktüğümüzde o kendine geldi. - The girl fainted, but she came to when we threw water on her face.

her
onu

Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi. - She promised to meet her at the coffee shop.

Aşk onu rüyalarında görmektir. - Love is seeing her in your dreams.

her
dişil onun
her
onun

Onun elleri buz kadar soğuktu. - Her hands were as cold as ice.

Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi. - She promised to meet her at the coffee shop.

her
{z} dişil onu; ona; ondan; onun: He loves her. Onu seviyor. He looked at her. Ona baktı. They hated her. Ondan nefret ettiler. It pleased
her
kendisi

Mary gerçekten harika. O benim için harika bir yemek pişirdi ve bulaşıkları bile kendisi yıkadı. - Mary is really great. She cooked a wonderful meal for me and even washed the dishes herself.

Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi. - She said NO to herself. She said YES aloud.

her
ondan

O ondan daha akıllıdır. - He's smarter than her.

Herkes ondan iyi şekilde bahseder. - Everybody speaks well of her.

her
dişil onu
her
(dişil) onu
her
o
here
buraya

Buraya dün akşam altıda geldik. - We arrived here at six yesterday evening.

Buraya taşındığımızdan beri beş yıl geçti. - It is five years since we moved here.

here
hey

Hey, lütfen bana burada yardım eder misin? - Hey, could you give me a hand over here, please?

Hey, burada ne oluyor. - Hey, what's going on here?

here
geldin mi? işte! Look here
here
halihazIrda
here
z. burada; buraya; burası
here
bu dünyada
Английский Язык - Английский Язык
her
here
of them; their
Избранное