Tuhaf değil mi? Biz çoktan varmış olmalıydık.
- Odd, isn't it? We should have already arrived.
Dün Tom'un bana bakış şekli hakkında bir tuhaflık vardı.
- There was something odd about the way Tom looked at me yesterday.
Gariptir, bu sonbaharda çok sayıda pembe dizi izliyorum.
- Oddly, I've been watching a lot of telenovelas this fall.
Tom'un yüzünde garip bir ifade vardı.
- Tom had an odd look on his face.
Mary tek sayılardan hoşlanmaz.
- Mary does not like odd numbers.
Bir, üç ve beş tek sayılardır.
- One, three, and five are odd numbers.
Bir, üç ve beş tek sayılardır.
- One, three, and five are odd numbers.
Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular.
- After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again.
Leyla'nın giderek artan orandaki garip davranışları onun anne ve babasını çok endişelendiriyordu.
- Layla's increasingly odd behavior worried her parents a lot.