Tren kalabalık olduğu için, Kyoto'ya giden bütün yol boyunca ayakta durdum.
- Since the train was crowded, I stood all the way to Kyoto.
Otobüs beklerken ayakta durdum.
- I stood waiting for a bus.
Biz güzel manzaraya bakarak ayakta durduk.
- We stood looking at the beautiful scenery.
Başı bir tarafa doğru hafifçe eğik, sessizce ayakta durdu.
- She stood silently, her head tilted slightly to one side.
... We stand not on the shoulders of giants, ...
... because the ideals we stand for in the burdens ...