O yoksul olduğu gibi cömerttir.
- Poor as he is, he is generous.
Tom işçilerine cömert davranır.
- Tom treats his employees generously.
O, tanıdığım en eli bol insanlardan biridir.
- She is one of the most generous people I know.
Bu restoranda porsiyonlar boldur.
- The portions at this restaurant are generous.
Zengin doğasında oynamamalısın.
- You should not play on his generous nature.
Sekiz Ağustosta Ulusa seslendi.
- He spoke to the nation on August eighth.
Aziz Augustine tarafından yazılan İtiraflar bize ortodokslukta biten entelektüel arayışın zamansız bir hikayesini anlatır.
- Confessions by St. Augustine tells us the timeless story of an intellectual quest that ends in orthodoxy.