Onlar düşman saldırısına karşı koymak için millerce yeraltı tünelleri kazdılar.
- They dug miles of underground tunnels to resist the enemy attack.
Yeraltı mağaralarını araştırmayı sever.
- He likes to explore underground caves.
Tom, Westminster Metro İstasyonunda platformda durdu.
- Tom stood on the platform in Westminster Underground Station.
Tom arabasını bir metro park garajında parketti.
- Tom parked his car in an underground parking garage.
Direniş hareketi yeraltına indi.
- The resistance movement has gone underground.
Yeraltında yaşıyorlar.
- They live underground.
O, yeraltı dünyasında aktifti.
- He was active in the underground.