Vay, nasıl da büyümüşsün!
- My, how you've grown!
O, adeta, büyümüş bir bebek.
- He is, as it were, a grown up baby.
Çocuklar için tasarlanmış kitap yetişkinleri eğlendiriyor.
- Intended for children, the book entertains grown-ups.
Tom'un yetişkin bir kızı var.
- Tom has a grown daughter.
Pirinç yağışlı bölgelerde yetiştirilir.
- Rice is grown in rainy regions.
Açık hava pazarları yerel çiftliklerde yetiştirilen gıdaları satar.
- Open-air markets sell food grown on local farms.
Kardeşin yaşına göre çok olgun.
- Your brother's awfully grown-up for his age.
Bizim çocuklarımız olgun.
- Our children are grown.
... my fans will grow up with me, and as I change and my life changes, my music will change ...
... small business. I want to make small businesses grow and thrive. ...