of fine grain

listen to the pronunciation of of fine grain
Английский Язык - Турецкий язык
ince taneli
grain
{i} tanecik
grain
(Mühendislik) tane

Bir pirinç tanesini bile harcamamamız gerekir. - We shouldn't waste even one grain of rice.

Bir sahilde kum tanelerinin sayısı hesaplanabilir. - The number of grains of sand on a beach is calculable.

grain
tahıl

Onlar birçok ülkeye tahıl ihracatı yapıyorlar. - They export grain to many countries.

Her yıl Kanada'dan tahıl ithal ederiz. - We import grain from Canada every year.

grain
greyn
grain
(Gıda) hububat tanesi
grain
(Tekstil) kumaş çizgisi
grain
zerrecik
grain
parça
grain
zerre

Onun hikayesinde bir zerre gerçek yok. - There is not a grain of truth in his story.

grain
tohum

Çiftçiler, tahıl tohumlarını ilkbaharda ekerler. - Farmers sow grain seeds in spring.

grain
mermer taklidi boyamak
grain
{f} damarlı yapmak
grain
{i} (arpa, buğday, mısır v.b.) tane: three grains of wheat üç buğday tanesi
grain
{i} (bir ağaç parçasının içindeki)
grain
(isim) tane, tahıl, tanecik, zerre, granül, damar, çizgi, damarlı yüzey
grain
ağaç damarlarını taklit edercesine boyamak
grain
{i} damarlı yüzey
grain
(Tıp) Eczacı tartısında 0.065 gram
grain
hububat,tohum
Английский Язык - Английский Язык
grain
of fine grain

    Турецкое произношение

    ıv fayn greyn

    Произношение

    /əv ˈfīn ˈgrān/ /əv ˈfaɪn ˈɡreɪn/
Избранное