Sonunda diğer kedi yavrusunu seçti.
- In the end she chose another kitten.
O, takımın bir üyesi olarak seçildi.
- He was chosen to be a member of the team.
Ben sorunu görmezden gelmeyi seçtim.
- I chose to ignore the problem.
Seçtiğim şeyin beni ilgilendirmediğini anladım.
- I realized that what I had chosen didn't really interest me.
Değiştirebileceğimiz bazı şeyler vardır fakat seçeceğimiz değil.
- There are some things we could've change, but we chose not to.
... as citizens will influence by what you choose to do about the 215 million women who have ...
... If they choose to, they can share their history with us. ...