Onun yüzeyi bir ayna kadar düzdü.
- Its surface was as flat as a mirror.
Birbirlerine bakan iki ayna, sonsuza kadar yinelenen bir görüntü yarattı.
- The two mirrors facing each other created a repeating image that went on to infinity.
Tom aynadaki yansımasına baktı.
- Tom looked at his reflection in the mirror.
Tom aynadaki yansımasına baktı.
- Tom stared at his reflection in the mirror.
Tablo, aynanın önünde saçlarını tarayan genç bir kadını gösteriyor.
- The painting shows a young woman combing her hair before a mirror.
Bu şekil ham petrol ithalatının azaldığının bir göstergesidir.
- This figure is a mirror of the decrease in imports of crude oil.
Tom aynada kendi yansımasını gördü.
- Tom saw his reflection in the mirror.
Tom aynadaki yansımasına baktı.
- Tom looked at his reflection in the mirror.
Bir ayna ışığı yansıtır.
- A mirror reflects light.
Ben senin ışığını yansıtan bir ayna gibiyim.
- I am like a mirror reflecting your light.