Olanaksız geliyor ama gerçek.
- It sounds impossible, but it's true.
Gelecekte ne olacağını bilmek olanaksızdır.
- It is impossible to know what will happen in the future.
Allen'e çözülmesi imkânsız bir problem verilmişti.
- Allen was given a problem that was impossible to solve.
Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
- It is considered impossible to travel back to the past.