Tom Skeleton, the ancient stage doorkeeper, sat in his battered armchair, listening as the actors came up the stone stairs from their dressing rooms.
- Tarihi sahne kapıcısı, Tom Skeleton, eskimiş koltuğunda oturdu, aktörlerin soyunma odalarından taş merdivenlerden yukarı gelirken dinledi.
Tom made some extra money by renting one of his rooms to a college student.
- Tom odalarından birini bir üniversite öğrencisine kiralayarak ekstra para kazandı.
Many small business owners belong to a chamber of commerce.
- Birçok küçük işletme sahipleri bir ticaret odasına aittir.
Air provides considerable thermal insulation when trapped in a chamber.
- Hava bir odada sıkıştırıldığında hayli ısı yalıtımı sağlar.
The room has two windows.
- Odada 2 tane pencere var.
My room is very small.
- Benim odam çok küçük.
Tom has a big closet in his room.
- Tom'un odasında büyük bir dolabı var.
Tom has a large closet in his bedroom.
- Tom'un yatak odasında büyük bir dolabı var.
The apartment consists of three small rooms and a bath.
- Daire üç küçük oda ve bir banyodan oluşuyor.
She rented a four-room apartment.
- Dört odalı daire kiraladı.