Amacım önerine itiraz etmek değil.
- I don't mean to object to your proposal.
Benim sol kulağımda yabancı bir cisim var.
- I have a foreign object in my left ear.
Astronomlar gök cisimlerini adlandırmada Latince kullanır.
- Astronomers use Latin for naming celestial objects.
Amacım önerine itiraz etmek değil.
- I don't mean to object to your proposal.
Düşmana karşı koymak onların kahramanlığıydı.
- It was heroic of them to oppose the enemy.
Değerlendirme her zaman objektif değildir.
- Valuation is not always objective.
Objektif olarak bakınca, onun görüşleri rasyonalizmden epey uzak.
- From an objective viewpoint, his argument was far from rational.
Nesneyi tarif edebilir misiniz?
- Can you describe the object?
Nesnenin yüzeyi oldukça pürüzlü.
- The surface of the object is fairly rough.
Erkekler amaçlarına ulaştı.
- The men achieved their objectives.
Bu çok önemli bir hedef ve ulaşmak oldukça zor olacak.
- That is a very important objective and it will be quite tricky to achieve.
Pazarlama bölümü ve satış bölümü hedefleri mutlaka aynı değildir.
- The objectives of the marketing department and the sales department are not necessarily the same.
Gerekirse özel bir ücret ödeme konusunda herhangi bir itirazım yok.
- I have no objection to paying a special fee if it is necessary.
Onun kitabı eleştiri konusu haline geldi.
- His book became an object of criticism.
Biz onun yeni bir yol yapma planına karşı çıktık.
- We opposed his plan to build a new road.
Bu konuda hükümete karşı çıkıyoruz.
- We oppose the government on this matter.
Dehşet veren bir şeydi.
- It was an object of terror.
Aslında beni hiç sevmiyorsun. Tek önem verdiğin şey matematik! Ne münasebet, seni seviyorum! Kanıtla! Peki. Sevdiğim şeyler A kümesi olsun...
- You don't really love me at all. You only care about your math stuff! Not at all, I do love you! Prove it! Okay. Let A be the set of the objects I love...
Metinler hiç objektif değiller.
- Texts are never objective.
Tamamen objektif olmayabilirim.
- I may not be completely objective.