Gökyüzündeki garip cisim çıplak gözle görülebilirdi.
- The strange object in the sky could be seen with the unaided eye.
Cisimler, aynada gerçekte göründüklerinden daha yakındır.
- Objects in mirror are closer than they appear.
Amacım önerine itiraz etmek değil.
- I don't mean to object to your proposal.
Değerlendirme her zaman objektif değildir.
- Valuation is not always objective.
Objektif olarak bakınca, onun görüşleri rasyonalizmden epey uzak.
- From an objective viewpoint, his argument was far from rational.
Nesnenin yüzeyi oldukça pürüzlü.
- The surface of the object is fairly rough.
Nesne, yanıp sönen ışıklar vererek, güneye doğru uçtu.
- The object flew away to the south, giving out flashes of light.
Erkekler amaçlarına ulaştı.
- The men achieved their objectives.
Pazarlama bölümü ve satış bölümü hedefleri mutlaka aynı değildir.
- The objectives of the marketing department and the sales department are not necessarily the same.
Ayaklanma, hedeflerine ulaşmakta başarısız oldu.
- The uprising failed to achieve its objectives.
Gerekirse özel bir ücret ödeme konusunda herhangi bir itirazım yok.
- I have no objection to paying a special fee if it is necessary.
Onun kitabı eleştiri konusu haline geldi.
- His book became an object of criticism.
Dehşet veren bir şeydi.
- It was an object of terror.
Aslında beni hiç sevmiyorsun. Tek önem verdiğin şey matematik! Ne münasebet, seni seviyorum! Kanıtla! Peki. Sevdiğim şeyler A kümesi olsun...
- You don't really love me at all. You only care about your math stuff! Not at all, I do love you! Prove it! Okay. Let A be the set of the objects I love...
Hemşirelerin, hastaları hakkında objektif olmaları zordur.
- It's hard for nurses to be objective about their patients.
Değerlendirme her zaman objektif değildir.
- Valuation is not always objective.
... So the object of the game is to tilt the platform to make the ball follow the line and go all ...
... india joining mas several exposed to a preponderance of the object of intense ...