O, tepeye ulaşamayacak kadar çok kısa.
- She's too short to reach the top.
Şirketin tepesine gelmek için, onun sıkı çalıştığını herkes biliyor.
- Everyone knows that he worked hard to get to the top of the company.
Biz her zaman altta değil ve üstte olabilir miyiz?
- May we always be on top and not at the bottom.
Deprem vurduğunda masanın üstündeki her şey tıkırdamaya başladı.
- Everything on top of the table started rattling when the earthquake hit.
Kayakları arabanın üstüne koydu.
- He put the skis on top of the car.
Tom en iyi mühendislerimizden biri.
- Tom is one of our top engineers.
Bu site en iyiler listesinde. Eğer onu ilginç bulursan, lütfen tıkla!
- This site is in a toplist. If you found it interesting, please click!
It looks great from up here.
- Von hier oben sieht sie großartig aus.
What are you doing up here?
- Was machst du hier oben?