My father had never been abroad until then.
- O zamana kadar babam hiç yurt dışında bulunmadı.
What should I do until then?
- O zamana kadar ne yapmalıyım?
By then, however, it was too late.
- Ancak, o zamana kadar, çok geçti.
I'll be back by then.
- O zamana kadar döneceğim.
By that time I'll have already left.
- O zamana kadar çoktan ayrılmış olacağım.
They had been married for ten years by that time.
- Onlar o zamana kadar on yıl evliler.
I hope this good weather will hold till then.
- Umarım bu iyi hava o zamana kadar devam edecek.
Not till then did I realize the danger of the situation.
- O zamana kadar durumun tehlikesini fark etmedim.