His daughter is eager to go with him anywhere.
- Kızı onunla her yere gitmeye hevesli.
His name is Tomoyuki Ogura.
- Onun adı Tomoyuki Ogura.
Her hands were as cold as ice.
- Onun elleri buz kadar soğuktu.
I find her appearance attractive.
- Onun görünümünü çekici bulurum.
No definition of poetry is adequate unless it be poetry itself.
- Onun kendisi şiir olmadıkça, şiirle ilgili hiçbir tanım yeterli değildir.
By 2030 twenty-one percent of its population will be over sixty-five.
- 2030'a kadar onun nüfusunun yüzde yirmi biri altmış beş yaşından büyük olacak.
We compared his work with hers.
- Biz onun işini onunkilerle karşılaştırdık.
She was advised by him not to go there by herself.
- Onun tarafından oraya tek başına gitmemesi tavsiye edildi.