His daughter is eager to go with him anywhere.
- Kızı onunla her yere gitmeye hevesli.
This is John and that is his brother.
- Bu John'dur ve o da onun biraderidir.
Her hands were as cold as ice.
- Onun elleri buz kadar soğuktu.
I don't know anything about her family.
- Onun ailesi ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum.
By 2030 twenty-one percent of its population will be over sixty-five.
- 2030'a kadar onun nüfusunun yüzde yirmi biri altmış beş yaşından büyük olacak.
The former Italian currency was the lira and its symbol was ₤. It's not related to the Turkish lira.
- Daha önceki İtalyan para birimi liradır.ve onun sembolü £ dır.O Türk lirasıyla ilgili değildir.
She was advised by him not to go there by herself.
- Onun tarafından oraya tek başına gitmemesi tavsiye edildi.
Tom told Mary that he didn't think it was a good idea for her to go jogging in the park by herself.
- Tom Mary'ye onun parkta tek başına yürüyüşe gitmesinin iyi bir fikir olduğunu düşünmediğini söyledi.