Çok sayıda ekonomist, o gerçekten habersiz.
- Many economists are ignorant of that fact.
Gerçekler uzun yıllar boyunca açıklanmadı.
- The facts did not become public for many years.
Olay hakkındaki tüm gerçekler bilinene kadar bekleyin.
- Wait until all the facts in the case are known.
Olayın nedenini belirlemek için bir gerçeği bulma komitesi kuruldu.
- A fact-finding committee was set up to determine the cause of the incident.
O kitap, olgusal hatalarla doludur.
- That book is full of factual errors.
Bir kaynak olmadan olgusal ifadeler üretmeyin.
- Don't make factual statements without a source.
O fabrika, bilgisayar üretimi içindir.
- That factory is for the manufacture of computers.
Yukarıdaki metin konuyla ilgili kesin bilgiler içermiyor.
- The text above contains no accurate facts on the matter.