O şimdi bir mektup yazıyor.
- She is writing a letter now.
Şimdi havaalanındayım.
- I'm at the airport now.
O şimdilik yeterli olacaktır.
- That will be enough for now.
Şimdilik bu kadar yeterli.
- That's enough for now.
Hemen şimdi bir suşi bara gitmeye ne dersin?
- How about going to a sushi bar right now?
Hemen şimdi ayrılmanı istiyorum.
- I want you to leave right now.
Tom bundan sonra daha dikkatli olacağını söylüyor.
- Tom says he'll be more careful from now on.
Bundan sonra dikkatli olmalısın.
- You must be careful from now on.
İngilizce ödevimi yapmayı henüz şimdi bitirdim.
- I have just now finished doing my English homework.
Suudi Arabistan büyük elçisinin istifa ettiğini az önce gördüm.
- I've seen just now that the ambassador of Saudi Arabia has resigned.
Paul az önce telefon etti.
- Paul telephoned just now.
Şu an itibariyle güzel güzel uyuyabileceğim.
- As of now I'll be able to sleep peacefully.
Tom şu ana kadar otuzun üzerinde olmalı.
- Tom must be over thirty by now.
Tom şu ana kadar Mary'den bir haber almış olması gerektiği için endişeli.
- Tom is worried because he should have heard from Mary by now.
Bu şu an için işe yarar.
- This will do for now.
Burada ve şimdi odaklanmanı istiyorum.
- I want you focus on the here and now.
Sana şimdi yanıt veremem.
- I can't answer you here and now.
Sana burada ve şu anda cevap veremem.
- I can't answer you here and now.
Şimdi katıl ve tam bir yıl boyunca ödeme yapma.
- Join now and pay nothing for a whole year.
Şu anda o sorun hakkında düşünüyordum.
- I was just now thinking about that problem.
Annem şu anda çok meşgul.
- Mother is very busy just now.
Bebek diş çıkarıyor bu aralar.
- The baby is growing teeth now.
Tom'un bu aralar ne yaptığını bilmiyorum.
- I don't know what Tom does nowadays.
Tom muhtemelen Mary'nin John'un kız arkadaşı olduğunu şimdiye kadar anlamıştır.
- Tom has probably figured out by now that Mary is John's girlfriend.
O şimdi emekli, Yves memnun ve sakin bir yaşam için sabırsızlanabilir.
- Now that he's retired, Yves can look forward to a contented and placid life.
Tom'un derhal yapacağı bir şeyi var.
- Tom has something to do right now.
Derhal gel ve beni gör.
- Come and see me right now.
Üzgünüm, şu ana kadar yorumunuzu okumadım.
- Sorry, I didn't read your comment until now.
Bazı nedenlerden dolayı mikrofon şu ana kadar çalışmıyordu.
- For some reason the microphone wasn't working until now.
Şu ana kadar hiç yurt dışında bulunmadım.
- Up to now I've never been abroad.
Şu ana kadar sence kaç kitap okumuşsundur?
- Up to now, how many books do you think you've read?
Çabuk ol! Şimdiye dek hazır olman gerekir.
- Hurry up! You should be ready by now.
Tom ara sıra bizi ziyarete gelir.
- Tom comes to visit us every now and then.
Tom ara sıra bir bardak şarabı sever.
- Tom enjoys a glass of wine every now and then.
Artık bundan böyle bunu bu şekilde yapacağız.
- From now on, we'll do it this way.
Tom bundan böyle bunu bu şekilde yapacaktır.
- Tom will do that this way from now on.
Babam hemen şimdi dışarı çıktı.
- Dad just now went out.
Hemen şimdi sana geliyorum.
- I'm coming to you just now.
Şu anda sipariş vermeye hazır mısınız?
- Are you ready to order now?
Şu anda bir bira içiyorum.
- I'm drinking a beer right now.
Şu an sadece ısınıyorum.
- I am only warming up now.
Şu anda istediğim para değil, fakat zamandır.
- What I want now is not money, but time.
Ara sıra senden haber almama izin ver, verecek misin?
- Let me hear from you now and again, will you?
Tom zaman zaman Mary'den haber alır.
- Tom hears from Mary every now and then.
Zaman zaman sınıfta uyuyakalırım.
- I fall asleep in the class every now and then.
Arada sırada oğluna yazar.
- She writes to her son every now and then.
Arada sırada birlikte alışverişe gittiler.
- Every now and then they went shopping together.
Tom ara sıra bir bardak şarabı sever.
- Tom enjoys a glass of wine every now and then.
Ara sıra ata binmeyi severim.
- I like to ride a horse now and then.
O şimdi emekli, Yves memnun ve sakin bir yaşam için sabırsızlanabilir.
- Now that he's retired, Yves can look forward to a contented and placid life.
Artık sonbahar olduğu için geceler uzuyor.
- The nights are getting longer now that it is autumn.
Bu gerçek şimdiye kadar bilinmiyordu.
- This fact was not known until now.
Şimdiye kadar eğlenerek para harcayan çok sayıda insan şimdi paralarına daha dikkat etmeliler.
- A lot of people who have up until now been spending money having a good time now need to be more careful with their money.
İlerlemek ve faturayı hemen ödemek sanırım mantıklı olur.
- I suppose it makes sense to go ahead and pay the bill right now.
O şimdi öğle yemeğinde dışarıda olacak, bu yüzden hemen aramamız bir işe yaramaz.
- He'll be out at lunch now, so there's no point phoning straight away.
Artık ne isterlerse yapabilirler.
- From now on, they can do whatever they like.
Bundan sonra, ev ödevini yapmadan önce artık TV yok.
- From now on, no more TV before you have done your homework.
Şimdi bile, biz halen onun gerçek katil olduğundan şüpheleniyoruz.
- Even now, we still doubt that he is the real murderer.
That's enough for now, we can continue our conversation tomorrow.
I cannot be grasped in the here and now. For I reside just as much with the dead as with the unborn. Somewhat closer to the heart of creation than usual. But not nearly close enough.
Hamlet: How now! a rat? Dead, for a ducat, dead!.
I'll be coming just now.
I was talking to my friend on the phone just now.
The pudding was now ready to be served.
Now I am six.
Now, stop that Jimmy!.
We all want what is now best for our children.
I think this band's sound is very now.
Now all the children have grown up and left, the house is very quiet.
Radio 4's continuity announcer said at the end of the show: As many of you will have noticed, that edition of The Now Show wasn't very now. It was actually last week's programme. Our apologies for that..
We can play football now that the rain has stopped.
Now! Fire all we've got while the enemy is in reach!.
Now listen, we must do something about this.
countable, chiefly in phenomenology A particular instant in time, as perceived at that instant.
Call your mother now and then and let her know you care.
Alice: Now you're cooking!.
Bob: 'Now you're talking! ''.
Now, now. Don't be rude.
Now, now, there's nothing to worry about.