Şimdi havaalanındayım.
- I'm at the airport now.
O şimdi iyi; ne çok ağır ne de çok hafif.
- It's good now; neither too heavy nor too light.
Sanırım o şimdilik yeterli.
- I think that's enough for now.
Şimdilik yapabileceğimin hepsi bu.
- This is all I can do for now.
Lütfen hemen şimdi gel.
- Please come right now.
Tom'la hemen şimdi konuşmam gerekiyor.
- I need to speak with Tom right now.
Bundan sonra daha dikkatli olmalısın.
- You need to be more careful from now on.
Bundan sonra, ben o kelimeyi kullanmayacağım.
- From now on, I will not use that word.
İngilizce ödevimi yapmayı henüz şimdi bitirdim.
- I have just now finished doing my English homework.
Paul az önce telefon etti.
- Paul telephoned just now.
Erkek arkadaşın seni beklemekten usandı ve şimdi az önce gitti.
- Your boyfriend got tired of waiting for you and left just now.
Şu an itibariyle güzel güzel uyuyabileceğim.
- As of now I'll be able to sleep peacefully.
Tom'un şu ana kadar Boston'da olması bekleniyor.
- Tom is supposed to be in Boston by now.
Tom şu ana kadar birden fazla iş teklifi aldı.
- Tom certainly has had more than one job offer by now.
Bu şu an için işe yarar.
- This will do for now.
Sana şimdi yanıt veremem.
- I can't answer you here and now.
Burada ve şimdi odaklanmanı istiyorum.
- I want you focus on the here and now.
Sana burada ve şu anda cevap veremem.
- I can't answer you here and now.
Şimdi katıl ve tam bir yıl boyunca ödeme yapma.
- Join now and pay nothing for a whole year.
Tom şu anda burada değil.
- Tom isn't here just now.
Şu anda o sorun hakkında düşünüyordum.
- I was just now thinking about that problem.
Tom'un bu aralar ne yaptığını bilmiyorum.
- I don't know what Tom does nowadays.
Bebek diş çıkarıyor bu aralar.
- The baby is growing teeth now.
Tom muhtemelen Mary'nin John'un kız arkadaşı olduğunu şimdiye kadar anlamıştır.
- Tom has probably figured out by now that Mary is John's girlfriend.
Hatalı olduğumu şimdi anlıyorum.
- I see now that I was mistaken.
Derhal konuşmayı kes.
- Stop speaking right now.
Tom'un derhal yapacağı bir şeyi var.
- Tom has something to do right now.
Üzgünüm, şu ana kadar yorumunuzu okumadım.
- Sorry, I didn't read your comment until now.
Bazı nedenlerden dolayı mikrofon şu ana kadar çalışmıyordu.
- For some reason the microphone wasn't working until now.
Şu ana kadar sence kaç kitap okumuşsundur?
- Up to now, how many books do you think you've read?
Şu ana kadar hiç yurt dışında bulunmadım.
- Up to now I've never been abroad.
Çabuk ol! Şimdiye dek hazır olman gerekir.
- Hurry up! You should be ready by now.
O, ara sıra annesine yazar.
- He writes to his mother every now and then.
Robert ara sıra beni ziyarete gelir.
- Robert comes to visit me every now and then.
Bundan böyle, görüşelim.
- From now on, let's keep in touch.
Bundan böyle zamanında gelmeye çalış.
- From now on, try to arrive on time.
Babam hemen şimdi dışarı çıktı.
- Dad just now went out.
Hemen şimdi sana geliyorum.
- I'm coming to you just now.
Şu anda sipariş vermeye hazır mısınız?
- Are you ready to order now?
Şu anda istediğim para değil, fakat zamandır.
- What I want now is not money, but time.
Şu an sadece ısınıyorum.
- I am only warming up now.
Onun yardımı olmasa, şu an hayatta olmam.
- If it weren't for her help, I would not be alive now.
Ara sıra senden haber almama izin ver, verecek misin?
- Let me hear from you now and again, will you?
Tom zaman zaman Mary'den haber alır.
- Tom hears from Mary every now and then.
Zaman zaman okulda onunla karşılaşırım.
- I meet him at school now and then.
Arada sırada kendinizi başkasının yerine koymak iyidir.
- It's good to put yourself in someone else's place now and then.
Arada sırada seni görüyorum.
- I see you every now and then.
Tom ara sıra bir bardak şarabı sever.
- Tom enjoys a glass of wine every now and then.
O hâlâ ara sıra beni görmeye gelir.
- He still comes to see me now and then.
Artık sonbahar olduğu için geceler uzuyor.
- The nights are getting longer now that it is autumn.
Şimdi daha zayıf olduğum için bu kıyafete sığabiliyorum.
- Now that I'm thinner, I can fit into this dress.
Şimdiye kadar eğlenerek para harcayan çok sayıda insan şimdi paralarına daha dikkat etmeliler.
- A lot of people who have up until now been spending money having a good time now need to be more careful with their money.
Tom her zaman Fuji Dağı'na çıkmak istemişti fakat şimdiye kadar, bunu yapmak için zaman bulamamıştı.
- Tom had always wanted to climb Mt. Fuji, but until now, had not found the time to do so.
İlerlemek ve faturayı hemen ödemek sanırım mantıklı olur.
- I suppose it makes sense to go ahead and pay the bill right now.
Onu hemen yapabilir miyim?
- May I do it right now?
Artık dikkatli olmak zorundayım.
- I have to be careful from now on.
Bundan sonra, ev ödevini yapmadan önce artık TV yok.
- From now on, no more TV before you have done your homework.
Şimdi bile, biz halen onun gerçek katil olduğundan şüpheleniyoruz.
- Even now, we still doubt that he is the real murderer.
Now, now. Don't be rude.
Now, now, there's nothing to worry about.
That's enough for now, we can continue our conversation tomorrow.
I cannot be grasped in the here and now. For I reside just as much with the dead as with the unborn. Somewhat closer to the heart of creation than usual. But not nearly close enough.
Hamlet: How now! a rat? Dead, for a ducat, dead!.
I'll be coming just now.
I was talking to my friend on the phone just now.
The pudding was now ready to be served.
Now I am six.
Now, stop that Jimmy!.
We all want what is now best for our children.
I think this band's sound is very now.
Now all the children have grown up and left, the house is very quiet.
Radio 4's continuity announcer said at the end of the show: As many of you will have noticed, that edition of The Now Show wasn't very now. It was actually last week's programme. Our apologies for that..
We can play football now that the rain has stopped.
Now! Fire all we've got while the enemy is in reach!.
Now listen, we must do something about this.
countable, chiefly in phenomenology A particular instant in time, as perceived at that instant.
Call your mother now and then and let her know you care.
Alice: Now you're cooking!.
Bob: 'Now you're talking! ''.