İç çamaşırı hariç hiçbir şey giymiyordu.
- He was wearing nothing but his underwear.
Gerçeği ama yalnızca gerçeği söyleyeceğinize yemin eder misiniz?
- Do you swear to tell the truth and nothing but the truth?
Bu yalnızca tesadüftü.
- It was nothing but coincidence.
O sadece en iyileri sever.
- She likes nothing but the best.
Gabriel sadece sıcak çorba ve biraz şeri içti.
- Gabriel took nothing but the hot soup and a little sherry.
Gerçeği ama yalnızca gerçeği söyleyeceğinize yemin eder misiniz?
- Do you swear to tell the truth and nothing but the truth?
Bu yalnızca tesadüftü.
- It was nothing but coincidence.
... So string theory says that all subatomic particles of the universe are nothing but musical notes. ...
... is music. That all the forces of the universe are nothing but different musical notes on ...