Otel yemeği ile meşhurdur.
- The hotel is noted for its food.
Tanınmış diplomat komiteye kolayca katıldı.
- The noted diplomat readily participated in the committee.
Tom'un babası ünlü bir matematikçiydi.
- Tom's father was a noted mathematician.
Benim için sürpriz oldu, ünlü psikolog çocuk kaçırmakla suçlandı.
- To my surprise, the noted psychologist was accused of a kidnapping.
Kriket, uzun notaları söyleyebilen iyi bir şarkıcıdır.
- The cricket is a good singer who can sing long notes.
Notaları doğru sırayla çalman gerekir.
- You need to play the notes in the correct order.
Onu not etmek zorundayım.
- I have to make a note of that.
Dersi not alırken dikkatli olmanızı tavsiye ederim.
- I advise you to be careful in making notes for the lecture.
Onlara bir teşekkür notu yazman gerektiğini düşünmüyor musun?
- Don't you think you ought to write them a thank-you note?
Tom kasasını açtı, bir tomar kağıt para çıkardı ve onları Mary'ye uzattı.
- Tom opened his safe, took out a wad of notes and handed them to Mary.
Hata görürsen bir not göndermekten çekinme.
- Don't hesitate to send a note if you observe an error.
O, ünlü bir şarkıcıdır.
- She is a noted singer.
Benim için sürpriz oldu, ünlü psikolog çocuk kaçırmakla suçlandı.
- To my surprise, the noted psychologist was accused of a kidnapping.
Otel yemeği ile meşhurdur.
- The hotel is noted for its food.
Tom bilgisayarına Mary'nin adını ve telefon numarasını yazdı.
- Tom wrote Mary's name and phone number in his notebook.
Telefon numarasını not aldım.
- I made a note of the telephone number.
Öğretmen not almanın önemini vurguladı.
- The teacher stressed the importance of taking notes.
O not defterinde önemli notlar vardı.
- There were important notes in that notebook.
Buna dikkat etmelisin!
- You need to take note of this!
Lütfen ona dikkat et.
- Please take note of that.
Tom, kızı Mary'ye beş euroluk bir banknot verdi ve dedi ki Bununla ne istersen satın al.
- Tom passed a five euro note to his daughter, Mary, and said buy whatever you'd like with this.
Lütfen ona dikkat et.
- Please take note of that.
Bu aşamada dikkat çeken bir husus vardır.
- There is one very noteworthy element in this stage.
Sesinde küçümseyen bir ifade vardı.
- There was a scornful note in his voice.
Müzik notalar arasındaki sessizliktir.
- Music is the silence between the notes.
Sesinde küçümseyen bir ifade vardı.
- There was a scornful note in his voice.
Sözleşmede belirtilmeyen bir nokta var.
- There is one point which is not noted on the contract.
Bir not bir ataş ile belgeye tutturuldu.
- A note was attached to the document with a paper clip.
Kendim küçük bir not yazmak istedim.
- I wanted to write myself a little note.
Tom'un dışarıda bir not defterine sahip ve yazmak için hazır.
- Tom has his notebook out and is ready to write.
In 1866 Colonel J. F. Meline noted that the rebozo had almost disappeared in Santa Fe and that hoop skirts, on sale in the stores, were being widely used.
I left him a note to remind him to take out the trash.
I didn't have any coins to pay with, so I used a note.
... In this case, one of the noted photographers on our service ...