Ailesini görmek için sabırsızlanıyordu.
- She was impatient to see her family.
Kızını görmek için çok sabırsızdı.
- He was impatient to see his daughter.
Çocuklar genellikle sabırsız ve tez canlı.
- Children are often impatient and restless.
Tom çok sabırsız, sinirli bir kişi.
- Tom's a very impatient, angry person.
Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu.
- To be or not to be, that is the question.
Yeni bir bloğa başladım. Başlangıçta çok sayıda blog yapan ve sonra blog yapmaktan vazgeçen insanlardan biri olmamak için elimden geleni yapacağım.
- I started a new blog. I'll do my best not to be one of those people who blogs a lot right at the start and then quits blogging.