Amerikalılar için seni seviyorum demek çok kolay ama Çince'de bunu yapmak olanaksızdır.
- It's so easy for Americans to say I love you and it's impossible to do this in Chinese.
Bu görevi tamamlamak benim için olanaksız.
- This task is impossible for me to accomplish.
Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
- It is considered impossible to travel back to the past.
Onun sorularını anlamak imkânsızdı.
- It was impossible to understand his questions.