O olası olmayan bir tesadüf.
- That's an improbable coincidence.
Açıklamanız inandırıcı olmayacak; o gerçek olamayacak kadar imkansız.
- Your explanation won't wash; it's too improbable to be true.
Bu kitabın sizin için yararlı olması muhtemeldir.
- This book is likely to be useful to you.
Bir sorun olması muhtemel değil.
- That isn't likely to be the problem.
Bu olasılık dışı görünüyor.
- This seems improbable.
O beklenmedik bir rastlantı.
- That is an improbable coincidence.
Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu.
- To be or not to be, that is the question.
Sanırım kaba olmamak en iyisi.
- I think it is best not to be impolite.