Döner kavşağın amacı trafiği yavaşlatmaktır.
- The purpose of a roundabout is to slow down traffic.
Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.
- Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.
Lütfen daha yavaş konuşun.
- Please speak more slowly.
Bu günlerde iş çok kesat.
- Business is so slow these days.
İşler gerçekten kesatlaştı.
- Business has really slowed down.
Oyun yavaş ve sıkıcıydı.
- The game was slow, and it was also boring.
Tom golf sever ama Mary onun yavaş ve sıkıcı olduğunu düşünüyor.
- Tom likes golf, but Mary thinks it's slow and boring.
Saat on dakika geri kalmış.
- The clock is ten minutes slow.
Saatim beş dakika geri kalmış.
- My watch is five minutes slow.
Tom yavaşlamamı söyledi.
- Tom told me to slow down.
Cankurtaranlar kırmızı ışıklarda durmak zorunda değiller ama genellikle yavaşlarlar.
- Ambulances don't have to stop at red lights, but they usually slow down.
Çocukluk çağında, zaman yavaş olarak geçer.
- In childhood, time passes slowly.
Geçen ay iş biraz yavaştı.
- Business was a little slow last month.
Saatim beş dakika geri kalmış.
- My watch is five minutes slow.
Bu saat on dakika geridir.
- This watch is ten minutes slow.