Yaptığım bağışlanamaz.
- What I've done is unforgivable.
Bağışlanamaz bir şey yaptım.
- I've done something unforgivable.
O affedilmez bir hataydı.
- That was an unforgivable error.
Tom'un yaptığı şey affedilmezdi.
- What Tom did was unforgivable.