Öyle ucuz bir otelde misafir edilmesi tuhaf.
- It is strange that he should be put up at such a cheap hotel.
Özel dedektifler tuhaf davaları araştırmak için kiralanırlar.
- Private detectives were hired to look into the strange case.
Onlar orada garip bir hayvan gördü.
- They saw a strange animal there.
Dün gece, Tom'un odasından gelen garip bir ses duydum.
- I heard a strange noise coming from Tom's room last night.
Bir köpek yabancılara havlar.
- A dog barks at strangers.
Buralarda bir yabancıyım.
- I'm a stranger in these parts.
Bu evle ilgili acayip bir şey var.
- There's something strange about this house.
Bu hikaye kulağa acayip gelebilir ama tamamen gerçektir.
- This story may sound strange, but it's absolutely true.
Onun hobisi bilinmeyen kelebekler toplamaktır.
- His hobby is collecting strange butterflies.