Bu günlerden biri bu günlerden hiçbiri değil.
- One of these days is none of these days.
Bilgisayarların hiçbiri yanmış bir kartla çalışmaya devam edemez.
- None of the computers can continue to run with a burnt card.
Bu günlerden biri bu günlerden hiçbiri değil.
- One of these days is none of these days.
Herhangi bir ev, hiç olmamasından daha iyidir.
- Any house is better than none.
Bu hiç de Tom'un beklediği bir şey değil.
- This is not at all what Tom expected.
Yarım somun ekmek hiç yoktan iyidir.
- Half a loaf is better than none.
Sizinle bir ilgisi yok.
- That's none of your business.
Herkes için bir arkadaş hiç kimse için bir arkadaştır.
- A friend to all is a friend to none.
Hiç kimse onu Tom'un yapabildiği kadar iyi yapamaz.
- None can do it as good as Tom can.
Heyecanlanmak kızmakla hiçte aynı değildir.
- Getting excited is not at all the same as getting angry.
Ben hiç yorgun değilim.
- I'm not at all tired.
Onların hiçbirinin karısı yok.
- None of them have wives.
Onlar yolcu hanına girdi ve üçü masaya yerleşti fakat onlardan hiçbirinin iştahı yoktu.
- They entered the inn and the three settled down at the table, but none of them had an appetite.
Sizi rahatsız ediyor muyum? Hayır, hiç de değil
- Do I annoy you? No, not at all.
''Bana hala kızgın mısın?'' ''Hayır hiç de değil.''
- Are you still mad at me? No, not at all.
Sizce burada sigara içmemin sakıncası var mı? Hayır, hiç değil.
- Do you mind my smoking here? No, not at all.
Yorgun musun? Hayır, hiç değil.
- Are you tired? No, not at all.
Tom'un sınıf arkadaşlarından hiç birisi, onun babasının kim olduğunu bilmiyordu.
- None of Tom's classmates knew who his father was.
Hiç birimiz mükemmel değiliz.
- None of us are perfect.
Asla hatalı değilsin.
- You are not at all wrong.
Sen hiç mutlu değilsin.
- You are not in the least happy.
Uzun bir günün ardından yorgun olmalısın. Hayır, hiçbir şekilde.
- You must be tired after a long day. No, not in the least.
Now don't you worry none.
He's not at all friendly towards his ex-wife.