Birbirlerinden ayrılamazlar.
- They are inseparable.
Tom ve Mary ayrılamaz.
- Tom and Mary are inseparable.
Güç ve para ayrılmaz.
- Power and money are inseparable.
Bir cerrah ayrılmaz arkadaşı olan ölümle birlikte yaşar - Ben onunla el ele yürüyorum.
- A surgeon lives with Death, his inseparable companion - I walk hand in hand with him.
Mary ve Kate çok samimi.
- Mary and Kate are inseparable.
Onlar yakında ayrılmaz oldular.
- They soon became inseparable.
Olmak ya da olmamak; O büyük bir sorun.
- To be or not to be; That is a big question.
Yeni bir bloğa başladım. Başlangıçta çok sayıda blog yapan ve sonra blog yapmaktan vazgeçen insanlardan biri olmamak için elimden geleni yapacağım.
- I started a new blog. I'll do my best not to be one of those people who blogs a lot right at the start and then quits blogging.