Onlar batı ülkeleriyle iletişim kurdular.
- They communicated with the Western countries.
Batı ülkeleri konuyla ilgili tutumundan dolayı Japonya'ya atlıyor.
- Western countries are jumping on Japan for its stance on the issue.
Batıya yolculuk zordu.
- The trip west was hard.
Çok sayıda aile sınırda yeni bir hayat kurmak için batıya gitti.
- Many families went west to make a new life on the frontier.
Didoca, Dağıstan'da yaklaşık 15.000 kişi tarafından konuşulan bir Kuzeydoğu Kafkas dilidir.
- Tsez is a Northeast Caucasian language spoken by about 15,000 people in Dagestan.
Ada Japonya'nın batısında yer alır.
- The island lies to the west of Japan.
Fransa, Batı Avrupa'dadır.
- France is in western Europe.
Roger batıda şehirden şehire seyahat etti.
- Roger traveled from town to town in the west.
Güneş batıdan doğsada, o kararından vazgeçmez.
- Were the sun to rise in the west, she would not change her resolution.
Batıdaki erkekler genellikle viski içer.
- Generally men in Westerns drink whisky.
Şehrin on mil batısında bir taş ocağı var.
- There's a rock quarry ten miles west of town.
Ada Japonya'nın batısında yer alır.
- The island lies to the west of Japan.
Uzun bir deve kervanı Batıya doğru gidiyordu.
- A long caravan of camel was heading to the West.
O, yolculuğuna batıya doğru başladı.
- He began his trip to the West.