Bu düzenleme sadece geçici.
- This arrangement is only temporary.
Onun çözümü sadece geçici olan bir çözümdü.
- His solution was only a temporary one.
Geçici bir köprüye ihtiyacın olacak.
- You'll need a temporary bridge.
Onlar bunun sadece geçici olduğunu söylediler.
- They said this was just temporary.