Blind people read by touching, using a system of raised dots called Braille.
- Görme engelli insanlar Braille denilen kabartılmış noktalardan oluşan bir sistem kullanarak, dokunarak okurlar.
The Earth and Sun are just tiny dots among the billions of stars in the Milky Way Galaxy.
- Dünya ve Güneş, Samanyolu Galaksi'sindeki milyarlarca yıldız arasında sadece ufacık noktadırlar.
You sure guessed the critical points of that teacher's exam.
- O öğretmenin sınavının kritik noktaları emin olarak tahmin ettin.
The lake is deepest at this point.
- Göl bu noktada en derindir.
There were ten police officers on the spot.
- Noktada on polis memuru vardı.
The lake is deepest at this spot.
- Göl bu noktada en derindir.
There needs to be a full stop at the end of a sentence.
- Bir cümlenin sonunda nokta olması gerekir.
All of these sentences need a full stop.
- Bu cümlelerin hepsinin bir noktaya ihtiyacı var.
You can't replace the comma with a period in this sentence.
- Bu cümlede virgülü bir noktayla değiştiremezsin.
There needs to be a period at the end of a sentence.
- Bir cümlenin sonunda bir nokta olmalı.
What are those little dots?
- Şu küçük noktalar nedir?
Sami connected the dots.
- Sami noktaları birleştirdi.
You sure guessed the critical points of that teacher's exam.
- O öğretmenin sınavının kritik noktaları emin olarak tahmin ettin.
Fourthly, my first three points do not exist.
- Dördüncü olarak, benim ilk üç noktam yoktur.
We'll have to put a stop to this.
- Buna bir nokta koymak zorunda kalacağız.
One should add a full stop at the end of the sentence.
- Cümlenin sonunda nokta konulmalı.
The teacher particularly emphasized that point.
- Öğretmen özellikle o noktaya vurgu yaptı.