What are those little dots?
- Şu küçük noktalar nedir?
Blind people read by touching, using a system of raised dots called Braille.
- Görme engelli insanlar Braille denilen kabartılmış noktalardan oluşan bir sistem kullanarak, dokunarak okurlar.
Although the decision to implement this plan has already been made, the finer points still need to be planned out.
- Bu planı uygulamak için karar verilmesine rağmen, ince noktaların hâlâ planlanmaya ihtiyacı var.
We have different points of view.
- Farklı bakış noktalarımız var.
Please sign on the dotted line.
- Lütfen noktalı çizginin üzerini imzala.
The Earth and Sun are just tiny dots among the billions of stars in the Milky Way Galaxy.
- Dünya ve Güneş, Samanyolu Galaksi'sindeki milyarlarca yıldız arasında sadece ufacık noktadırlar.
Everyone has both strong and weak points.
- Herkesin hem güçlü hem de zayıf noktaları vardır.
You sure guessed the critical points of that teacher's exam.
- O öğretmenin sınavının kritik noktaları emin olarak tahmin ettin.
There were ten police officers on the spot.
- Noktada on polis memuru vardı.
We met at the designated spot.
- Biz belirlenen noktada buluştuk.
All of these sentences need a full stop.
- Bu cümlelerin hepsinin bir noktaya ihtiyacı var.
One should add a full stop at the end of the sentence.
- Cümlenin sonunda nokta konulmalı.
There needs to be a period at the end of a sentence.
- Bir cümlenin sonunda bir nokta olmalı.
You can't replace the comma with a period in this sentence.
- Bu cümlede virgülü bir noktayla değiştiremezsin.
The Earth and Sun are just tiny dots among the billions of stars in the Milky Way Galaxy.
- Dünya ve Güneş, Samanyolu Galaksi'sindeki milyarlarca yıldız arasında sadece ufacık noktadırlar.
What are those little dots?
- Şu küçük noktalar nedir?
You sure guessed the critical points of that teacher's exam.
- O öğretmenin sınavının kritik noktaları emin olarak tahmin ettin.
The essential points of my argument have been expressed in the preceding pages.
- Benim görüşümün temel noktasını önceki sayfalarda ifade ettim.
We need to put a stop to this now.
- Şimdi buna bir nokta koymalıyız.
There needs to be a full stop at the end of a sentence.
- Bir cümlenin sonunda nokta olması gerekir.
The teacher particularly emphasized that point.
- Öğretmen özellikle o noktaya vurgu yaptı.