Hepaticology, outside the temperate parts of the Northern Hemisphere, still lies deep in the shadow cast by that ultimate closet taxonomist, Franz Stephani—a ghost whose shadow falls over us all.
These clothes are finally dry.
- Bu giysiler nihayet kuru.
After six hours' climbing, we finally succeeded in reaching the top of the mountain.
- Altı saatlik tırmanıştan sonra, nihayet dağın zirvesine ulaşmayı başardık.
After eight months, he eventually started dating girls again.
- Sekiz ay sonra, nihayet gene kızlarla çıkmaya başladı.
I was eventually released.
- Nihayet serbest bırakıldım.
After all, he succeeded in passing the exam.
- Nihayet, o, sınavı geçmeyi başardı.
We're going to need your help after all.
- Nihayet yardımına ihtiyacımız olacak.
Tom finally got here around lunch time.
- Tom nihayet öğle yemeği sırasında buraya geldi.
Finally I have time to reply to the mail I received these three weeks.
- Nihayet bu üç hafta içinde aldığım postayı yanıtlamak için zamanım var.
At long last, the two chiefs of the Indian tribes have decided to bury the hatchet and smoke the peace pipe.
- Nihayet, iki Kızılderili kabilenin şefleri savaş baltalarını gömmeye karar verdiler ve barış çubuğu tüttürdüler.
When Tom finally decided to come out of the closet, everyone already knew that he was gay.
- Tom nihayet eşcinsel olduğunu itiraf ettiğinde herkes zaten onun eşcinsel olduğunu biliyordu.
At last, they purchased freedom with blood.
- Nihayet, onlar kanla özgürlüğü satın aldı.
I've just signed the divorce papers; I'm free at last!
- Boşanma kağıtlarını az önce imzaladım, nihayet özgürüm!
At least, we finished the first part.
- Nihayet, ilk bölümü bitirdik.
At last he could finish the work.
- Nihayet işi bitirebildi.
At last, they ceased working.
- Nihayet, çalışmayı sona erdirdiler.
At last, they purchased freedom with blood.
- Nihayet, onlar kanla özgürlüğü satın aldı.
Sonunda doktorun sekreteri Tom'un ismini çağırdı.
- Nihayet doktorun sekreteri Tom'un adını seslendi.
Tom sonunda kabullenmeye karar verdiğinde herkes zaten onun eşcinsel olduğunu biliyordu.
- Tom nihayet eşcinsel olduğunu itiraf ettiğinde herkes zaten onun eşcinsel olduğunu biliyordu.
Sonunda doktorun sekreteri Tom'un ismini çağırdı.
- Nihayet doktorun sekreteri Tom'un adını seslendi.
Tom sonunda kabullenmeye karar verdiğinde herkes zaten onun eşcinsel olduğunu biliyordu.
- Tom nihayet eşcinsel olduğunu itiraf ettiğinde herkes zaten onun eşcinsel olduğunu biliyordu.