I deeply appreciate your advice and kindness.
- Tavsiyen ve nezaketin için içten minnettarım.
I am much obliged to you for your kindness.
- Ben nezaketin için sana çok minnettarım.
Politeness is just a protocol that is different in every society.
- Nezaket sadece her toplumda farklı olan bir protokoldür.
Virtue, perhaps, is nothing more than politeness of soul.
- Erdem, belki de sadece ruhun nezaketidir.
I was impressed by Tom's courtesy.
- Tom'un nezaketinden etkilendim.
Thank you for your courtesy.
- Nezaketiniz için teşekkürler.
She answered him with cold civility.
- O, onu soğuk nezaketle yanıtladı.
Tom didn't have the decency to admit that he was wrong.
- Tom hatalı olduğunu kabul edecek nezakete sahip değildi.
She had the decency to apologize.
- Özür dileme nezaketi vardı.
Berây-ı nezaket kalkıp bayana yer verdim, oysa otobüste koltuklarına yaslanmış uyku numarası yapan hayli zıpır gibi genç vardı... (R. Ercan BİTİKÇİOĞLU'nun bir makalesinden).