O amcasına bitişik yaşadı.
- He lived next to his uncle.
Bir bebek dişine bitişik bir yetişkin dişi geldi.
- An adult tooth came in right next to a baby tooth.
İkizler o kadar benziyorlar ki birini diğerinden ayırt etmek neredeyse imkansız.
- The twins look so much alike it's next to impossible to distinguish one from the other.
Tom'un cüzdanında neredeyse bir şey yok.
- Tom has next to nothing in his wallet.
Çelik binanın bitişiğinde papatyalar var.
- There are daisies next to the steel building.
Evimin yanında birkaç dükkân var.
- There are a few shops next to my house.
Temizlik, dindarlığın yanındadır.
- Cleanliness is next to godliness.
Sonraki durakta trenden ineceğim.
- I'm getting off the train at the next stop.
İtfaiye gelmeden yangın sonraki binaya yayıldı.
- The fire had spread to the next building before the firemen came.
Tom ardından ne yapması gerektiğini merak ediyordu.
- Tom wondered what he should do next.
Gitmemiz ya da kalmamız gerekip gerekmediği sorusu ardından gelir.
- The question whether we should go or stay comes next.
Tom Mary'ye ertesi gün boş olup olmadığını sordu.
- Tom asked Mary if she was free the next day.
Bir saat aldım ve ertesi gün onu kaybettim.
- I bought a watch and I lost it the next day.
Onu hemen sonra söyleyecektim.
- I was going to say that next.
Heisei, Showa döneminden hemen sonradır.
- Heisei is next after the Showa era.
Tanıtım sırasında bir sonraki kişisin.
- You are the next in line for promotion.
Sanırım bir sonraki durakta ineceğiz.
- I think we get off at the next stop.
Tanıtım sırasında bir sonraki kişisin.
- You are the next in line for promotion.
Sanırım bir sonraki durakta ineceğiz.
- I think we get off at the next stop.
Bir dahaki sefere saat onda, 1 Haziran'da, gelecek sene buluşacağız.
- We'll meet next time at ten o'clock, June the first, next year.
Tom Mary'ye bir dahaki sefer ne yapması gerektiğini sordu.
- Tom asked Mary what he should do next.
Tom bitişik odadan bazı sesler duyduğunu söyledi.
- Tom thought he heard some voices in the next room.
Tom bitişik odadan gelen bir müzik duydu.
- Tom heard some music coming from the next room.
Ben onun daha sonra ne zaman geleceğini bilmiyorum.
- I am uncertain when he will come next.
Daha sonra ne olacağını anlatmak yok.
- There is no telling what will happen next.
Prens Charles bundan sonraki İngiliz kralı olacak.
- Prince Charles will be the next British king.
Bundan sonraki cadde nedir?
- What is the next street after this?
Ardından gelen şey bir gizemdi.
- What happened next was a mystery.
Bundan sonra ne yapacağımı bilmiyorum.
- I don't know what I'm going to do next.
Lütfen bundan sonra ne yapmam gerektiğini bana söyler misiniz?
- Would you please tell me what I should do next?
İleride ne olacağını hiç kimse bilmiyor.
- Nobody knows what will happen next.
Daha sonra ne oldu bilmiyorum.
- What happened next, I don't know.
Sonraki durakta trenden ineceğim.
- I'm getting off the train at the next stop.
Bu dergiye göre, en sevdiğim aktris önümüzdeki ilkbahar bir caz müzisyeniyle evlenecek.
- According to this magazine, my favorite actress will marry a jazz musician next spring.
Önümüzdeki ay keman çalmaya başlayalı beş yıl olacak.
- Next month it'll be five years since he began playing the violin.
Bill gelecek hafta geri gelecek.
- Bill will return next week.
Gelecek ayın sonunda on yıldır burada yaşamakta olacak.
- He will have lived here for ten years by the end of next month.
Tom otobüste Mary'nin yanına oturdu.
- Tom sat next to Mary on the bus.
O, otobüste onun yanına oturdu.
- She sat next to him on the bus.
Bitişik komşudan gelen müzik yüksek ve rahatsız ediciydi.
- The music coming from next door was loud and annoying.
O bizim bitişik komşumuz.
- He is our next door neighbor.
Bay Johnson'ın evi evimin yanındadır.
- Mr Johnson's house is next to my house.
Temizlik, dindarlığın yanındadır.
- Cleanliness is next to godliness.
Tom'un cüzdanında neredeyse bir şey yok.
- Tom has next to nothing in his wallet.
İkizler o kadar benziyorlar ki birini diğerinden ayırt etmek neredeyse imkansız.
- The twins look so much alike it's next to impossible to distinguish one from the other.
When you start the next to the last roll, get some more paper.
Do you mind if I sit next to you?.
It is next to impossible to get him to admit it, but writes very well.
The next week is full.
Next, please, don't hold up the queue!.
The party is next Tuesday; that is, not this Tuesday, but nine days from now.
When we next meet, you'll be married.
I'll know better next time.
Next, we stripped off the old paint.
She came abeam the crippled ship.
... But notice that in German right next to it right over ...
... Maybe if I dance next to this guy, he'll recognize his urge ...