Sonraki tren ne zaman ayrılacak?
- What time does the next train leave?
Bir sonraki rehberli tur saat kaçta?
- When is the next guided tour?
Bir saat aldım ve ertesi gün onu kaybettim.
- I bought a watch and I lost it the next day.
Tom Mary'ye ertesi gün boş olup olmadığını sordu.
- Tom asked Mary if she was free the next day.
Onu hemen sonra söyleyecektim.
- I was going to say that next.
Heisei, Showa döneminden hemen sonradır.
- Heisei is next after the Showa era.
Bundan sonraki cadde nedir?
- What is the next street after this?
Prens Charles bundan sonraki İngiliz kralı olacak.
- Prince Charles will be the next British king.
Ardından gelen şey bir gizemdi.
- What happened next was a mystery.
Sonraki durakta trenden ineceğim.
- I'm getting off the train at the next stop.
İtfaiye gelmeden yangın sonraki binaya yayıldı.
- The fire had spread to the next building before the firemen came.
Mesele bundan sonra ne yapmamız gerektiğidir.
- What we should do next is the question.
Bundan sonra ne olacağını biliyorum.
- I know what happens next.
Önümüzdeki ay keman çalmaya başlayalı beş yıl olacak.
- Next month it'll be five years since he began playing the violin.
Bu dergiye göre, en sevdiğim aktris önümüzdeki ilkbahar bir caz müzisyeniyle evlenecek.
- According to this magazine, my favorite actress will marry a jazz musician next spring.
Gelecek ayın sonunda on yıldır burada yaşamakta olacak.
- He will have lived here for ten years by the end of next month.
Bill gelecek hafta geri gelecek.
- Bill will return next week.
Tanıtım sırasında bir sonraki kişisin.
- You are the next in line for promotion.
Bir sonraki rehberli tur saat kaçta?
- When is the next guided tour?
Bitişik komşudaki köpek tehlikeli.
- The dog next door is dangerous.
Bitişik komşudan gelen müzik yüksek ve rahatsız ediciydi.
- The music coming from next door was loud and annoying.
Daha sonra ne olacağını anlatmak yok.
- There is no telling what will happen next.
Onun daha sonra yaptığı benim için oldukça sürprizdi.
- What he did next was quite a surprise to me.
Onun yanında, ben bizim sınıfta en hızlı koşucuyum.
- Next to him, I'm the fastest runner in our class.
Evimin yanında birkaç dükkân var.
- There are a few shops next to my house.
Tom Mary'nin yanına oturdu.
- Tom sat next to Mary.
Tom otobüste Mary'nin yanına oturdu.
- Tom sat next to Mary on the bus.
Tom bitişik odadan gelen bir müzik duydu.
- Tom heard some music coming from the next room.
Tom, bitişik odadaki ebeveynlerinin ne konuştuğunu duyup duyamayacağını anlamak için kulağını duvara dayadı.
- Tom pressed his ear against the wall to see if he could hear what his parents were discussing in the next room.
Sanırım bir sonraki durakta ineceğiz.
- I think we get off at the next stop.
Bir sonraki rehberli tur saat kaçta?
- When is the next guided tour?
Kitabı neredeyse bedava aldı.
- She bought the book for next to nothing.
O konuda neredeyse hiçbir şey bilmiyor.
- He knows next to nothing about the issue.
Bir dahaki sefere bunun bedelini ödersin!
- Next time you'll pay for it!
Bir dahaki sefere beni görmeye geldiğinde, sana kitabı göstereceğim
- Next time you come to see me, I will show you the book.
Bir tayfun geçer geçmez ardından bir sonraki yaklaşır.
- No sooner has one typhoon passed than the next one approaches.
Tom ardından ne yapması gerektiğini merak ediyordu.
- Tom wondered what he should do next.
İleride ne olacağını hiç kimse bilmiyor.
- Nobody knows what will happen next.
Bir bebek dişine bitişik bir yetişkin dişi geldi.
- An adult tooth came in right next to a baby tooth.
Tom oturma sırasında Mary'ye bitişik bir koltuk aldı.
- Tom took a seat next to Mary on the bench.
Gelecek hafta New York'a gidiyor.
- He is leaving for New York next week.
Bill gelecek hafta geri gelecek.
- Bill will return next week.
Tom bitişikte yaşayan adamla geçinemiyor.
- Tom doesn't get along with the man who lives next door.
O bizim bitişikte yaşadı.
- She lived next door to us.
Yandaki evde kim yaşıyor?
- Who lives in the house next door?
Yandaki evde yaşayan adam Mary'nin sevgilisidir.
- The man who lives next door is Mary's lover.
Bir dahaki sefere beni görmeye geldiğinde, sana kitabı göstereceğim
- Next time you come to see me, I will show you the book.
Bir dahaki sefere seni hayal kırıklığına uğratmamaya çalışacağım.
- I'll try not to disappoint you next time.
Her zaman bir sonraki sefer vardır.
- There's always a next time.
Bir sonraki sefer için para biriktireceğim.
- I'll save the money for the next time.
Çelik binanın bitişiğinde papatyalar var.
- There are daisies next to the steel building.
Tom bizim kapı komşumuz.
- Tom is our next door neighbor.
Tom kapı komşusu kızla evlendi.
- Tom married the girl next door.
Mary John'la çalışan otobüs sürücüsüne bitişik mi yaşıyor?
- Does Mary live next door to the bus driver that worked with John?
O bizim bitişikte yaşadı.
- She lived next door to us.
Gelecek sefer daha çok gayret edeceğim.
- I'll try harder next time.
Gelecek sefer kız kardeşini de getir.
- Bring your sister next time.
Bay Johnson'ın evi evimin yanındadır.
- Mr Johnson's house is next to my house.
Onun yanında, ben bizim sınıfta en hızlı koşucuyum.
- Next to him, I'm the fastest runner in our class.
Tom raporu gelecek haftaya kadar bitirmeyi umuyor.
- Tom expects to finish the report by next week.
Toplantı gelecek haftaya kadar ertelendi.
- The meeting has been put off until next week.
Bitişik komşudaki köpek tehlikeli.
- The dog next door is dangerous.
Bitişik komşudan gelen müzik yüksek ve rahatsız ediciydi.
- The music coming from next door was loud and annoying.
Bir dahaki sefere kampa gittiğimizde bizimle gelmeyi düşünmelisin.
- You should plan to come with us the next time we go camping.
Bir dahaki sefere beni görmeye geldiğinde, sana kitabı göstereceğim
- Next time you come to see me, I will show you the book.
İkizler o kadar benziyorlar ki birini diğerinden ayırt etmek neredeyse imkansız.
- The twins look so much alike it's next to impossible to distinguish one from the other.
Mutfakta neredeyse hiçbir şeyimiz yoktu.
- We had next to nothing in the kitchen.
Tom bütün gece ve ertesi günün çoğunu bir kütük gibi uyudu.
- Tom slept like a log all night and most of the next day.
Ertesi gün geminin enkazı kıyıda hulundu.
- The next day the wreck of the ship was discovered on the shore.
Tom bizim yan komşumuz.
- Tom is our next door neighbor.
Bitişik komşudan gelen müzik yüksek ve rahatsız ediciydi.
- The music coming from next door was loud and annoying.
The next week is full.
Next, please, don't hold up the queue!.
The party is next Tuesday; that is, not this Tuesday, but nine days from now.
When we next meet, you'll be married.
I'll know better next time.
Next, we stripped off the old paint.
Try the place next door.
WiMax has already established itself as a next generation technology with ideal credentials in the broadband wireless space for point-2-point applications.
Shall we inform the next of kin of his passing?.
When you start the next to the last roll, get some more paper.
Do you mind if I sit next to you?.
It is next to impossible to get him to admit it, but writes very well.
I got it for next to nothing in the January sales.
Next up is a performance you won't want to miss.
On the other hand, too wide a notch means you have to drill until a week from next Tuesday to get enough dust to fill the darn thing.
Even the best weatherman can't tell if it's going to rain or shine a week from next Tuesday. With the stars it is different. We can always tell in advance.
She didn't want to marry the boy next door, she yearned for the big city.
He didn't want to marry the girl next door, he hankered for the big city.
That diva may be gorgeous, but she's a real, well, you know, a see-you-next-Tuesday. A what? asked Jen. I cocked my head. Curious, myself. She's—pardon the expression—a cunt..
We'll be home in next to no time.
... What happens next? ...
... cool Android devices coming out now and over the next few weeks and months, with really ...